Günümüzün instatik sosyal medya kültürünün eğlence materyalleri için dikkat süresi, artık saniyelere kısalmış durumda. Saniyeler içinde milyonlarca videoya erişebilecek imkanlar elimizin altında. Her zamankinden daha sabırsızız, daha hızlı, daha çarpıcı, daha hemen, ve hemen istiyoruz her şeyi. Her türlü hazda inanılmaz aceleciyiz. Ne şarkılar için sabrımız kadı, ne filmler, ne kitaplar için. Bu yüzden artık bir şeylerin görülmeye değer olup olmadığına derhal karar veriyoruz ve değilse kesinlikle devam etmiyoruz. En acı olanıysa, bunun yalnızca videolar, metinler, kitaplar ya da müzikler için geçerli olmadığını da çok iyi biliyoruz. Artık bir şeylerin yaşanmaya değer olup olmadığına da çok çabuk karar vermeye başladık. Çünkü erişilebilir seçenek çok fazla. Şimdi hayatlarımıza, yaşam biçimlerimize kadar bulaşan bu yargı mekanizmasının, sinemaya bulaşmayacağını mı sanıyorsunuz. Bulaştı bile. Geçmiş olsun. Bu nedenle, jenerikler, prologlar, açılış sahneleri ve özellikle teaserlar her zamankinden daha önemli bir reklam aracı haline geldi. Teaser ı anladık da, prolog ya da jeneriğin ne alakası var reklam aracıyla onlar artık filme dahil değil mi? diyebilirsiniz. İşin korkutucu tarafı şurası, bir şeyi bir kere satmak yeterli değil, onu sürekli ve sürekli pazarlamaya devam etmelisiniz. O pazarladığınız şeyi kabul edip dikkatini ona yoğunlaştırmış bir insana, o dikkati taze tutabilmek için sürekli bir algı yönetiminde bulunmanız gerekiyor.
Artık teaserlar için şirketlerin, filmler kadar bütçe ayırdığını, film çeker gibi ayrı teaserlar çektirdiklerini biliyoruz. İzleyicileri iki saat harcamaya ikna edebilmek için 1-2 dakikalık (Ki bence 50 saniyeyi geçmemeli) başyapıtlar üretmeye başladılar. Başyapıtlar diyorum çünkü gerçekten öyleler. Hala Türkiye'de çok sıkı teaserlar izleyebilmiş değiliz ama önemini anladık. Artık biliyoruz. Yakındır. Biz de başlarız.
Ama işte bu teaser kullanarak baştan tavlama olayının derinine inip bu sürekli algı kontrol üzerine de çalışmak lazım. Unutmayın, uzun ya da kısa bir sinema filmi, bir dizi, bir video klip ya da bir belgesel için izleyiciyi yakalayacak şey teaser değildir. Teaser yalnızca o insanı, o işi izlemeye gitmek için ikna eder. İzlerken dikkatini ekranda tutacak, algılarını kontrol altında tutmaya devam edecek, onları koltuğa kitleyecek şeyler, sırasıyla işte bunlardır;
Jenerik, prolog, devamında açılış sahnesi ve en nihayetinden hikayenin örgüsü.
Teaser izleyiciyi çağırır,
Jenerik ve Prolog izleyiciyi yakalar,
Açılış sahnesi ve devamındaki hikayenin örgüsü tutar.
Sizin o insanları tutabilmeniz için önce yakalayabilmeniz lazım. Çağırdığınız insanı yakalayamadıktan sonra oraya getirmenin hiçbir anlamı yok. Tabi derdiniz sadece bileti satmış olmak değilse.
Jenerik dediğimiz şey tam olarak ne oluyor?
Kısa ve uzun metraj sinema filmlerinin, dizilerin, videoların, belgesellerin açılış ve kapanışlarına yerleştirilmiş, izleyeceğiniz filmin yapılışında katkısı olan şirketler, ajanslar, markalar ve film ekibiyle, oyuncularla ilgili bilgi veren, müzikli sunum diyebiliriz özetle.
Jenerik, Intro ve Outro olarak ikiye ayrılır ve bir çeşit reklam malzemesidirler aslında. İlgili ürün yani ana temanın, karakteristik özelliklerini, ana hatlarını temsil eden bir sunum biçimdir özünde.
Intro, izleyeceğimiz ürünün başlangıcında yer alır. Bu kısımda yalnızca filmin reklamını yapacak, filmin içindeki en önemli pazarlama unsurlarının altını çizecek bilgilere yer verilir. Yapım şirketleri, sponsorlar, markalar, başrol oyuncuları, filmin onur konukları varsa onların isimleri, yönetmen, yazarlar ve yapımcı bilgileri verilir. Aslında bu bir nevi, o filmin sahibi olarak düşünülen kişiler arasındaki hiyerarşik düzene göre belirlenir.
Outro, izlediğimiz ürünün sonuna yer alır. Kapanış sahnesinin hemen ardından karşımıza çıkan genellikle siyah ekran üzerine akan yazılar şeklinde tasarlanır. Ama özgün denemeler de var elbette. Sitcom dizilerinde genellikle bu outro kısmında, dizinin kamera arkası görüntülerinden bir kurgu yapılır. Komedi filmlerinde de aynı şekilde outrolar tasarlanır. Çoğu yönetmen ve film ekibi outro kısmında yaratıcı, ilgi çekici denemelerde bulunuyorlar.
Cinefix Kanalı takip etmenizi önerdiğim bir YouTube kanalı. Mutlaka göz atın. Cinefix ekibinin derlediği Tüm Zamanların En İyi 5 Outrosu videosu iyi bir örnek olabilir sizin için. End Credit olarak geçen şey, bizim Roll Caption ya da Outro dediğimiz şey bu arada. Benim yaratıcı bulduğum outro uygulamalarına da Hangover filminin kapanış sahnesi ve outrosunun bağlanışıyla örnek verebilirim. Hem çok eğlenceli hem de çok yaratıcı bence. İzlemek için filmin adına tıklayın.
Bunu 16x9 siyah ekran üzerinde akacak yazılar şeklinde de planlayabilirsiniz. Tasarımı ve uygulanması konusunda zorunlu kuralları yok. Ama biliyoruz ki izleyicinin o işi ilk görmeye ve duymaya başladığı yer burası Jeneriği (Intro aşaması) o zaman onu neden daha dikkat çekici ve hikayeye hizmet eder hale getirmiyoruz? Outro da o ürünle ilgili son gördükleri şey olarak akıllarında kalacak. O zaman neden o ürünü daha unutulmaz kılmıyoruz?
Artık öyle bir yerdeyiz ki dikkati taze tutmak en zor şey. Düşünsenize, eskiden ilk izlenim ilk 5 dakika diyorduk. Artık yeni yapılan araştırmalara göre bu süre 30 saniyeye düştü. Bilginin bu tartışılmaz gücü ve gelişimi karşısında hayalperest bir grup insan olarak öylece devam edemeyiz gelişmek zorundayız. Bilgi artı. Artık çok fazla şey biliyoruz. Eskiden ne beden diline dair bir bilgimiz vardı, ne iletişim teknikleri üzerine çok fazla şey duymuş ya da görmüştük. Ama artık biliyoruz. görüyoruz, okuyoruz. Duyuyoruz, izliyoruz. Algılarımız eskiden çok daha güçlü. Evrildik, evriliyoruz. Algıya hizmet eden her şeyin de bu evrilişe ayak uydurması şart. İlk defa hareketli görüntü izleyen insanla şimdiki insan arasındaki farkı düşünelim mesela. sürekli daha fazlasını ve daha fazlasını istiyoruz. Bu algı için bir çeşit bağımlılık.
Algı için bu derece önemli olan bir çeşit hafızada etiketleme malzemesi olan bu jenerikleri, yazar ekibi işin içinde olmadan üretmek büyük hata olur. yazarlar mutlaka işin içine olmalı. Jeneriğin, akışı, anlatım tarzı, dili, mantısı, konusunda yazarın fikri ve yaratımı çok önemli. Çünkü hikayenin genel algısını besleyecek, hikayenin kendisine hizmet edecek şekilde tasarlanmak zorunda bu jenerikler.
Bir jenerik yaratılırken; Grafik Tasarımcılar, Görsel Efect Uzmanları, 3D Animasyon Uzmanları, Yazarlar, Yönetmen ve Yapımcılar birlikte çalışmalılar.
Jenerikler için verdiğim örnekleri sayfanın en altındaki linklerden inceleyebilirsiniz.
En yaratıcı jeneriklerse bana göre, prologla birlikte çalışacak şekilde tasarlanmış jeneriklerdir.
Peki Prolog Nedir?
Prolog (eng. Prologe) sinemaya tiyatrodan geçen pek çok teknik ve terim gibi, Yunanca Prologos (Pro: Önce + Logos: Söz) tekniğinden geçer. Önsöz anlamına gelen bu kelime, bizim bildiğimiz önsöz mantısı ile aynı mantıkla, Antik Yunan Tiyatrosunda, sahnelen oyun başlamadan önce, oyunun hikayesi ile ilgili ön bilgileri veren, oyunun içindeki en önemli olayları özellikle ön plana çıkarmak için farklı bir kurguyla sahneye önden koyan mini oyunlar gibi çalışırmış. Önemi büyükmüş ve bir zaman sonra, oyunun kendi romantizminin bile önüne geçecek kadar güçlü bir etkiye sahip olmaya başlamış. Kayıtlarda, "Hikaye Açılımı" ya da "Ön Anlatı" şeklinde de geçer.
O dönemde tiyatroda ve şimdi artık sinemada, üç farklı tarzda uygulanır;
Hikayenin içindeki en etkileyici, en kilit olayı alıp, farklı bir kurguyla daha hikyanin en basından vermek.
Hikayenin, bizim gördüğümüz kesitinden çok önce meydana gemiş, bizim hikayenin akışında görmeyeceğimiz ama bizim izleyeceğimiz kesitine çok etkisi olacak bir olayı, hikayenin başından vermek.
Hikayenin bize sunulan kesitinin geçtiği döneme, kesitin yaşandığı bölgeye, o bölgenin o dönemki haline, insanların yaşayış biçimine, dünyanın o dönemki haline, uluslararası ve toplumlar arası dengelere dair bilgilerin, video formatında farklı bir kurgu ile özet şekilde verilmesi. Bu tarz, özellikle tarihi ve biyografik filmlerde çok kullanılır.
Prolog yazarken, Jenerik gibi bir iş birliğine ihtiyacınız yok. Tıpkı senaryo yazar gibi, senaryo içindeki bir sahneyi yazar gibi, senaristler tarafından yazılır çünkü. Ortalama 1-2 sayfalık bir hikayedir. Sanki bir kısa film gibi düşünerek yaklaşabilirsiniz. Sizin hikayeniz, yukarıda bahsettiğim teknik tarzlardan, hangisine htiyaç duyuyorsa o ihtiyaca yönelik sekilde yazabilirsiniz.
Bu önsöz, ön anlatı, hikaye açılımı ya da Prolog, ister Antik Yunan Tiyatrosunda kullanılsın, ister bir kitabın içinde yer verilsin, ister bir film için yaratılsın, amacı şudur özetle;
Sizin anlattığınız hikayenin algısını beslemek, algılanabilirliğini kolaylaştırmak, yani
hikayeye hizmet etmek.
Çoğu zaman Prolog ve Açılış Sahnesi birbiri ile karıştırılıyor. Ama aslında çok ayrı iki teknik. Elbette ikisi birleştirilebilir. Zaten iyi çalışan bir prolog yazdıysanız, eğreti durmaz. Bir bütünlük yakalamış olursunuz. Gerisi tamamen Yönetmenin Prolog sahnelerini filmin açılış sahnesine uyumlu şekilde tasarlamasına bağlı.
Burada da en çok kullanılan çözüm, Prolog sahnelerinden Açılış sahnesine geçişi Flashback tekniği kullanarak yedirmek. Olayın içindeki kahramanlardan, bu prologla bağlantısı olanların gördüğü bir rüya, anlık bir anımsama ya da hayal dünyalarındaki bir kaç saniyelik dalgınlıkları gibi gösterilerek çözülüyor genel olarak. Ama siz bu kadar basite kaçmayın.
En iyi Jeneriklerin Prologlar ile birlikte çalışan Jenerikler olduğunu söylemiştim. İşte bu inancın devamı da, açılış sahnesiyle birlikte çalışan prologlar yazmaya uzanıyor. Bunun en güzel örneğini "Where Do We Go Now?" / "Peki Ya Şimdi Nereye?" - 2012 filminin Jenerik + Prolog ve Açılış Sahnesi uygulaması ile verebilirim. Bunun için belki de en etkileyici örnek. Filmin hikayensinin asıl derdi; İnançları uğruna, kardeşin kardeşe, insanın insana yaşattığı acılara ve zulme bir dur demek. İşte bu derdin altını en güzel şekilde çizen bu açılış bizim karşımıza, sevdiklerini kaybetmiş bir grup yaslı kadının, ağıt yakarak mezarlığa gidişi şeklinde çıkıyor. Filmde bir daha hiç bu şekilde bir yas sahnesi yok. Aynı şekilde bir mezar sahnesini filmde bir daha hiç görmüyoruz. Ama bunu daha başta görmek, filmin devamında o kadınların alacağı aksiyonları ve girdikleri mücadeleyi o kadar haklı çıkaran bir anlatıma sahip ki, algımız için inanılmaz bir zemin hazırlıyor daha hikayeyi anlatmaya başlamadan.
Sonuç olarak;
Senaryonuza mutlaka bir prolog yazın. Açın önünüze boş bir sayfa, ve yazdığınız hikaye pekiştirecek, daha da güçlendirecek, yaratmak istediğiniz algıyı besleyecek bir şeyler hayal edin. Öyle bir prolog yazın ki, filmin önüne geçmesin ama film için çok ama çok önemli olsun.
En ama en önemlisi, yazdığınız işin jeneriğinden, prologuna, açılış sahnesinden, intro outro tasarımına her şeyinde eliniz olsun. Üretimlerinin içinde olun. Asla birini birbirinden ayırmayın. Ortak bir algı yaratmış, yarattığınız algıyı beslemeyi sürekli dert edinmiş olun. O şekilde yazın. Basite asla kaçmayın. Herkesin yaptığından farklı bir şeyler yapmaya çalışın. En önemlisi de tutun.
Tuttuğumuz, tutunduğumuz ve tutulduğumuz günlere!
Hepimize bol şans!
Jenerik Örnekleri;
https://www.youtube.com/watch?v=W7voy1vit6Y
https://www.youtube.com/watch?time_continue=1&v=VHn1zogeyO4
https://www.youtube.com/watch?v=_4gdhsVKTcs
Prolog Örnekleri;
1. Teknik
https://www.youtube.com/watch?v=YfFSBHJ2AzU&t=40s
2. Teknik
https://www.youtube.com/watch?v=2gWSe5PIP7Y
3. Teknik
https://www.youtube.com/watch?v=qj139dE7tFI&t=74s
Prolog ve Jenerik Birleşimi Örneği;
https://www.youtube.com/watch?v=OHpwccvmBc0
Açılış Sahnesi Örneği;
https://www.youtube.com/watch?v=3eu62p1RDb4
Comments