Karakter Analizi, sizin hikayenizde geçen tüm karakterlerin tek tek tanımlandığı bir formattır. Karakterleri gerçek bir kişi gibi ele alıp, onların kişiliklerini orataya koyacak tüm detayları vermeniz gerekir. Bu formatın yazımı kendi içinde, ana karakterlerden, hikayedeki en önemsiz karaktere doğru bir hiyerarşiye sahiptir. Örneğin hikayenizdeki Protagonist ve Antagonist karakter ya da karakterleri tanımladığınız sayfalar, karakter başına ortalama 10 sayfaya yakınken, yan karakterleri tanımladığınız sayfalar, karakter başına ortalama 2 sayfayı geçmez.
Tabi bu karakterleri tanımlamanın bir çok yolu var. Bu yollar aslında biraz da hikayenizdeki olay örgüsüyle alakalı. Eğer siz karmaşık ve çarpık ilişkilerin, entrikaların döndüğü bir hikaye kurduysanız, karakterleri kendi başına tanıtmanın yanısıra, karakterlerin birbirleri ile olan bağlantıları, aile soy ağacı gibi kimin kiminle ne ilişkisinin olduğu, birbirleriyle olan geçmişleri, hikayeye etki edecek ortak anıları,başlarına gelen olayların birbirlerinin hayatlarına etkileri gibi detaylar da karakterlerin analizine eklenebilir.
Ama genel olarak, tıpkı gerçek bir insanı tanımlar gibi, zevklerini, korkularını, zaaflarını, hayallerini, büyük heyecanlarını ve tutkularını, arzularını, inançlarını, psikolojik durumlarını açıklamak gerekiyor. Bu çok ama çok detaylı ve hassas bir çalışma. Hele ki doğru bir Karakter Analizi'nin temel kuralının "Tutarlılık" olduğunu göz önünde bulundurunca. Karakterin her şeyi tutarlı olmalı.
Karakter Analizi'ni sunmanın format gereklilikleri genel olarak şu şekilde;
Öncelikle bir A4 sayfasına başlığa karakterin adını - soyadını, yaşını ve cinsiyetini yazarak başlıyoruz. Bu formatın da yazım gereklilikleri, senaryo formatlarının tamamında olduğu gibi yine 12 puntoluk Courier ya da Courier New font ile, dil bilgisi kurallarına sadık şekilde yazılmalı.
Bu başlığın hemen altında, karaktere ait olan hikaye yer alıyor. Bu karakter hikayesi, anlatacağımız hikayeye gelmeden önce, o karakterin geçmişine dair bilgileri bize veriyor. Ayrıca anlatacağımız hikayede yalnızca o karakterin bağlantısı olan kısmı da vermeli. Anlayacağınız anlattığımız hikayede o karakterin başına neler gelecekse ve o olaylar onun geleceğini nasıl etkileyecekse, ayrıca geçmişinde neler yaşadıysa ve bu geçmişinde yaşadıkları bugün bizim işlediğimiz hikayedeki görevini nasıl etkiliyorsa tamamını gerçek bir insanın yaşamından bir kesit gibi anlatıyoruz.
Karakter hikayesinden hemen sonra da o karakteri ortaya koyan kişilik özelliklerini maddeler halinde özetliyoruz.
Tüm bu analiz, hikayede izleyeceğimiz karakterin, tercihlerinin, reaksiyonlarının, tavrının, algı biçiminin, kararlarının sebepleri konusunda tutarlılığı yakalamamızı sağlıyor. Karakterin geçmişini, senaryo dahilinde göreceğimiz yaşam kesitini ve muhtemel geleceğini önceden kurmak zorundayız. Kurduğumuz her şeyi karakter bazında aktardığımız bu analiz, önce senaryoyu yazarken bizim için bir rehber, sonra da sinopsisimizi ve tretmanımızı okuyup değerlendirecek insanlar için bir ikna aracı olacak.
Karakter Analizi, karakterlerimize dair tüm sorulara "Çünkü" dediğimiz bir doküman aslında.
Bu bilgileri nasıl sıralamanız gerektiğine dair en detaylı bilgiyi Prof. Dr. Feridun Akyürek’in yazmış olduğu “Senaryo Yazarı Olmak” adlı kitabında senaryo karakterleri yaratmak üzerine bahsettiği bir şablondan inceleyebilirsiniz. Kitabı Idefix'in linkteki yönlendirmesi üzerinden satın alabilirsiniz. Ayrıca bu linkte tıklayarak kitaptan alıntı olarak hazırlanan blog yazısını inceleyebilirsiniz. Bu bahsettiğim şablon, bir Karakter Analizi dosyası halinde sunulmaktan ziyade, karakteri yaratırken yararlanabileceğimiz bir şablon aslında. Çünkü böylesi detaylı bir şablonu, bir karakteri hiç tanımayan insana tanıtmak için kullanmaya kalkarsanız kafası karışacaktır. Okuyucunun ve izleyicinin bu şekilde detaylı düşünülerek yaratılmış bir karakteri, bütün olarak görmesi tanıması gerekir. Dolayısıyla bu şablon karakteri yaratırken, yazarın karakterle ilgili kendi kendine sorup yanıtını ortaya koymaya çalışacağı sorular bakımından çok önemli bir şablon.
Elbette öncelikle analiz edecek bir karaktere ihtiyacınız var
Tabi ki bir karakter analizi hazırlayabilmeniz için öncelikle bir karakter yaratmanız gerekiyor. Aslında "Karakter Analizi"ne gelmeden önce belki de "Karakter Yaratmak" başlığını incelemeliydik. Doğrusu bu, yıllık programı hazırlarken yaptığım ve henüz fark ettiğim bir hata. Ama elimden geldiğince ikisini bir arada sizlere aktarmaya çalışacağım. Dilerseniz öncelikle bir hikaye için karakter nasıl yaratılır ona bakalım. Karakteri yaratmanız, sonra onun tüm karakter özelliklerini, bir liste halinde toparlamanız gerekiyor. Bu listeyi hazırlarken nelere yer vermeniz gerektiğine değinmeden önce kısaca karakter yaratımından da bahsetmek istiyorum.
Bugüne kadar geldiğimiz yolu gözen geçirirsek, bir senaryoyu eşsiz kılanın, fikir olduğundan bahsetmiştim. Bu fikrin de, yazarın bakış açısı ve kaygıları doğrultusunda oluşmuş bir derdi temsil eden, insanlara anlatmaya ve göstermeye karşı büyük bir tutkuyla sarıldığı düşünceden beslendiğini özellikle belirtmiştim. Yani hikaye, bu düşünceyi anlatabilmek için yaratılan fikirle kurulmaya başlıyor.
Ne kadar önemli bir düşünceyi anlatmak istersek isteyelim, belki anlatsak Dünyanın değişeceğini düşünecek kadar sevelim o fikri, anlatırken nasıl anlatacağımız yani dilimizi nasıl belirleyeceğimiz, o fikrin karşı tarafa geçişindeki başarıda en büyük etken ve bu dili, karakterlerinizle kuruyoruz.
Çoğu insan bir filmin dilini, o filmdeki karakterlerin kullandıkları üslup zannediyor. Evet bu da önemli bir parçası ancak sizin karakterlerinizin psikolojileri, kişilik özellikleri yani tutumları, algı ve iletişimleri sizin filminizin dilini temsil ediyor. En önemlisiyse, karakter yaratmanın matematiği. Bu çok ama çok önemli.
Çünkü bütün karakterleri, sizin derdinizi sizin tercih ettiğiniz dili kullanarak kendini ifade eden karakterler şeklinde yaratırsanız, o hikaye kesinlikle başarısız olacaktır. Hiçbir gerçekliği ve samimiyeti kalmayacaktır ve gerçeklik hissi belki de hikayenizin izleyicide yaratması gereken en önemli his. Çünkü insanlar, tamamen kurmaca olduğunu bildikleri bir senaryonun ürününü izlediklerinde dahi, o karakterlerin gerçekten yaşadığını ve o olayların gerçekten başlarına geldiğini düşünmek istiyorlar. Aslında bu bilinçli bir istek değil. Öyle hissediyorlar. Öyle hissettikleri zaman karakteri sevip, sahipleniyor dolayısıyla hikayeden etkileniyorlar.
O hikayedeki herkes iyi olamaz, herkes kötü olamaz, herkes aynı şey için mücadele edemez, aynı şeye direnemez, aynı şekilde düşünemez ve aynı şekilde konuşamaz. Hikayenin temelinden ihtiyaç duyduğu, o çatışmayı verebilmek için birbirine zıt, asla birbiri gibi olmayan karakterleri bir araya getirmek, birbirlerine olan etkilerini, birbirlerini dönüştürmelerini, kendilerini keşfedişlerini ve birbirlerinin duygularına olan etkilerini göstermek zorundasınız.
Bir düşünce etrafında hikaye kurmaya başlamak demek, aslında karakterler yaratmak ve o karakterleri harakete geçirmek demek. Sonuçta hikaye, o hikayede yaşayan tüm karakterlerin eylemlerinin bütünü. Yani o karakterler her ne yapıyorlarsa, tamamı sizin hikayenizi oluşturuyor. Çeşitliliğe ihtiyacınız var, özgünlüğe, aynı zamanda gerçekliğe ve samimiyete. Dolayısıyla karakter yaratmak, hikayeniz her ne şekilde gelişirse gelişsin, aynı kuralları ve olmazsa olmazları göz önünde bulundurarak tamamlamanız gereken hassas bir çalışma.
Yalnız bence bu karakter yaratma çalışması aynı özenle ve kurallara sadık kalarak, ama 2 farklı disiplinle gerçekleştirilmeli. Çünkü her ne kadar hikaye tamamlandığında uzaktan bakınca gördüğümüz şey karakter eylemlerinin bütünü de olsa, aslında bazen de hikaye zaten vardır, karakterler hikayeye göre şekil alır ve amaçları sadece o hikayeyi yani o düşünceyi anlatabilmek için gerekli aksiyonları almaktır. Önemli olan hikayedir onlar hikayeye hizmet ederler. Bunu hikaye ortaya çıktıktan sonra elbette anlayamayız. Hangisi hangisini besledi bu ürünü ortaya koyduktan sonra anlaşılması imkansız bir şey. Ama bizler, yani o karakterleri yaratacak insanlar, bu ayrımı bilmek zorunda.
Karakter yaratmayı şu şekilde ikiye ayırıyorum;
1 // Karaktere hizmet eden hikayeler
Bazen, sizin tüm dünyaya duyurmayı hayal ettiğiniz düşünceniz, bir figür etrafında şekillenmeye başlar ve siz, düşüncenizin temsili olacak bu insanın tüm karakter özelliklerini daha hikayeyi kurmadan önce belirlersiniz. Sonra onun bu özelliklerini ortaya çıkarabileceğiniz, insanlara gösterebilmenize imkan sağlayan olayları o karakterin etrafında kurarsınız. Kurduğunuz tüm hikaye, o karaktere hizmet eder ve amacı, savunduğunuz her şeyi, temsil bir karakter vasıtasıyla dünyaya iletmektir. İşte bu tarz karakter yaratım süreçleri bize V for Vendetta // V (2005) - Amerika 'daki V gibi
ve Dövüş Kulübü // Fight Club (1999) - Amerika 'daki Tyler Durden gibi karakterleri verir.
2// Hikayeye hizmet eden karakterler
Bazen de, sizin tüm dünyaya duyurmayı hayal ettiğiniz düşünceniz, bir olay, bir hikaye etrafında şekillenmeye başlar. Bambaşka bir dünya yaratır, ve hayata dair eleştirdiğiniz her şeyi kurguladığınız bu dünyada tüm çıplaklığıyla ortaya koyarsınız. Savunduğunuz her şeyi olabilecek en doğru matematikle anlatabilmek, yani o hikayeyi kurabilmek için karakterlere şekil verirsiniz. Yarattığınız tüm karakterler hikayeye hizmet eder, dolayısıyla sizin hikayenizin akışına göre, hikaye içinde dönüşmeye, gelişmeye başlarlar. Bu tarz karakter yaratım süreçleri de bize, Denge // Equilibrium (2002)'daki John Preston gibi
ya da Matrix // Matrix (1999) 'daki Neo gibi veya Den Brysomme Mannen // The Bothersome Man // Sorun Yaratan Adam (2006) - Norveç 'deki Andreas gibi karakterleri verir.
Az önce de söylediğim gibi, bu ayrım, bir karakter yaratmanın gerekliliklerini değiştirmiyor. Sadece yaratılan karakterin hikayeye göre mi yoksa kendi özgün yaratılış biçimine göre mi hareket edeceğini belirliyor. Dolayısıyla hangisi hangisine hizmet edecek olursa olsun, tüm karakter yaratma süreçleri aynı kurallara uymayı zorunlu kılıyor.
Karakter çeşitlerine göz gezdirdikten sonra, nasıl yaratılmaları gerektiğine dair kuralları inceleyelim.
1- Anahtar Karakterler //
Protagonist ve Antagonist
Bir film temelde 2 anahtar karakter üzerine kuruludur. Hikayenin ana eyleminin lideri yani asıl amaca hizmet eden Protagonist ve hikayenin ana eylemine hizmet eden Protagonistin amacına ulaşmasını engelleyen, ona karşı bir kuvvet uygulayan Antagonist. Elbette bir filmde yaratılan protagonist karakter sayısı 1den fazla olabilir. Aynı şekilde Antagonist sayısı da. Bu bazen hikayedeki asıl amaca hizmet eden bir grup Protagoniste karşı çıkan tek bir Antagonist de olabilir, Tek bir Protagoniste karşı direnç gösteren bir grup Antagonist de. Ama temelde, hikayenin asıl amacına hizmet eden ve bu asıl amaca engel teşkil eden 2 figüre ihtiyacımız var.
Protagonist - İyiyse, hikayedeki herkesten daha iyi olmak zorunda.
Eğer kötüyse, hikayede mutlaka ondan daha kötüleri olmak zorunda ki o onca kötünün arasında izleyiciye iyi gelsin. Yaptığı kötülükleri haklı çıkaracak bir hikayesi olabilsin. Burada kötüyü sevdirme tekniği giriyor devreye elbette. Ona ayrıca değineceğim.
Sonuç olarak bir Protagonist hikayedeki "En" olmak zorunda. En iyi, en zeki, en becerikli, en zor durumda, en acınası halde, en önemli.
Antagonist - Her konuda en az Protagonist kadar iyi olmak zorunda. Ondan zayıf olmamalı. Hatta bazı konularda Protagonistten daha iyi olmalı. Onu ancak o şekilde zorlayabilir. Özellikle Antagonistin karakter özelliklerinden çok, sahip olduğu imkanlar ve şartlar her zaman Protagonistten daha iyi olmalı. Çünkü "Rağmen Başarılar Şartlanması" dediğim bir şartlanma her zaman işe yarıyor. Bu gerçek hayatta da böyle.
2- Yan Karakterler //
Hizmet Ediciler
Yan karekterler de kendi içinde 2'ye ayrılıyor. Sayıları, karakter özellikleri ne olursa olsun, temelde hikayedeki görevleri gereği, ya Protagonist'in amacına ulaşmasına yardımcı oluyorlar ya da Antagonist'in yarattığı sorunları destekliyorlar ve besliyorlar. Hiçbir zaman "En" ya da "Daha" değiller ama inanılmaz gerekliler. Çünkü tek başına her şeyi düşünen, tek başına her şeyi yapabilen bir karakter gerçekçi değil. Bir yan karakter özel olarak hiç bir şey yapmasa dahi, Antagonisti ya da Protagonisti motive edebilen, ufak tefek sorunlarda onun arkasını toparlayan, ona bazı bilgileri getiren, bir şeylerden haberdar eden, çıkmazda olduğu zamanlarda ona tesadüfi ya da bilinçli bir şekilde yol gösteren karakter olarak, inanılmaz gerekli. Hatta yan karakterler bunun için varlar ve elbette anahtar karakterler kadar önemliler. Onların da karakterinin titizlikle ve detaylıca çalışılması, geçmiş hikayelerinin ve şu anki karakterlerine olan etkilerinin tutarlı kurulması lazım.
Peki, karakterlerin tutarlı olması çok önemli diyip durduk az önce, başka neler var bir karakteri yaratırken olmazsa olmaz olan?
1- Çabuk Sevilebilir Olmalı
Ne kadar ilgi çekici olursa olsun karakterlerin garipliklerini ve izleyicinin çoğunluğunun yadırgayacağı şeyleri hikayenin akışı içinde ortalara bir yere koymalısınız. Çabuk sevilebilmenin, itici gelmemenin en büyük sırrı zamanla tanımakta. Bazen o karakteri çabuk sevdirmek için, karakterin tüm sevilebilir yanlarını daha ilk bir kaç dakika içinde gösteriyorlar. Bu aslında büyük bir hata. Tamamen itici, yapay ve samimiyetsiz geliyor. Siz karakterlerinizi tanıtacağınız ilk bir kaç dakikalık sürede yalnızca onlarla ilgili bir ilk izlenim yaratabilirsiniz. Asıl tanıma zamanla olmalı. Kimse onun tüm güzelliklerini ve onu hikayede avantajlı kılan iyi yanlarını bir anda görmek istemez. O kadar kusursuz bir iyi itici gelecektir. İyiliğini ve güzelliğini zamanla daha fazla görmeli, zamanla daha fazla sevmeliler. Aynı şey kötü olan için de geçerli. İyi olanın iyiliği, kötü olanın da kötülüğü zamanla artacak ve büyüyecek ki, hikayenin çatışma aşaması dediğimiz o orta kısmına gelindiğinde çatışma güçlensin. Hem zaten gerçek hayatta da bu böyledir. Tanıcıkça gördüğümüz güzellikler bize daha çekici gelir. İyi ve kötü bize ne kadar erken verilirse o kadar işlevsizdir duygularımız üzerinde. O kadar etkilenmeyiz. Zamanla kötüleşen ve zamanla güzelleşen insanların duygularımıza olan etkisi her zaman daha güçlüdür. Giderek dönüştükleri o şeye karşı nefretimiz de daha büyüktür, sevgimiz de. Bu onları unutulmaz kılar.
2- Gerçekçi Olmalı
Detaylar karakteri gerçekçi kılar. Bu aşamada özellikle insan psikolojisinden ve kişilik çeşitlerinden yararlanmalısınız. Onları, duyguları, hisleri ve karar mekanizmaları olan gerçek birer insan gibi hareket ettirmelisiniz. Yazarın elindeki bir kukla gibi değil, kendi iradesine sahip birer gerçek insan gibi. Dolayısıyla karakterin sizin yerinize karar vermesine izin verin. Hikayenin akışındaki olaylara vereceği tepkiyi bekleyin, düşünün, nasıl davranacağına karakteriniz karar versin. Bu durumda böyle bir insan ne yapar? Nasıl konuşur? Derdini nasıl anlatır? Kırıldığını nasıl belli eder? Nefretini nasıl yansıtır? Hayal kırıklığı yaşadığında nasıl hisseder, nasıl yansıtır? Nasıl karar verir? Neyi seçer? Tavrı neyden yana olur? Nasıl sever? Nasıl özler? Duygularını nasıl ifade eder? bunun gibi binlerce soru var sorabileceğiniz. Elbette hikayenizin akışına göre, ihtiyacınız olan doğru soruyu sorup karakterin analizindeki verilere göre doğru tutumu sergilemesini sabırla beklemeli, düşünmelisiniz. Onu gerçek bir insan gibi hayal etmelisiniz.
3- Özgün Olmalı
Tıpkı gerçek hayatta olduğu gibi. Kimse birbirinin aynısı olmaz. Bu doğaya aykırı.
Dolayısıyla sizin yarattığınız karakterler de tavırları, üslubu, olaylar karşısındaki tutumları, algıları bakımından tamamen özgün olmalılar. ama bir o kadar da bizim gibi olmalılar. Tıpkı doğadaki gibi, insanlığın doğasındaki gibi. Hem birileri gibiyiz, hem hiçkimse gibi. Pek çok açıdan birbirimize benziyoruz. Birlikteliklerimiz, dostluklarımız bu sayede kurulabiliyor. Topluma bu sayede uyum sağlayabiliyoruz. Ama aynı zamanda da pek çok açıdan öyle benzersiziz ki. İşte karakterlerin de aynen gerçek hayatta olduğu gibi, hem biraz kendimizden bir şeyler bulabilecek kadar gerçek ve bizden birileri olması, hem de daha önce hiç görmediğimiz kadar ilgi çekici ve özgün olmaları gerekiyor. Benzer gelenler onları anlamamız ve kabul etmemiz için, farklı olan yanları ise dikkatimizi çekmeleri ve unutulmaz olmaları için önemli. Dolayısıyla benzerlikler seyirci açısından avantajlı. Seyirciyle, film hikayesi dışındaki gerçek insanlarla benzerlikler önemli. Ama hikaye içinde her karakter tek ve biricik olmalı. Birbirine benzeyen, birbiri gibi davranan, birbiri gibi konuşan karakterleriniz varsa, hikayenizi doğru kurabilmeniz imkansız. Çünkü her karakterin hikayedeki görevi ayrı, dolayısıyla karakter özellikleri de ayrı olmalı.
Bu noktada özellikle diyaloglar çok önemli. Birbiriyle aynı şekilde konuşan iki ya da üç karakter hikayeyi alt üst eder. Bunu test etmek için, senaryonuzu bitirdikten sonra, isimlerin üzerini kapatarak sadece diyalogları okuyun ve okuduğunuz diyaloğun hangi karaktere ait olduğunu tahmin etmeye çalışın. Eğer birbiriyle aynı şekilde konuşturduğunuz bir kaç karakter varsa hemen düzeltmeniz gerekecek.
4- Çekici Olmalı
Bunu her yayında söyledim. Bir çok konu için benzer kaygıları taşıyorum. Çünkü nedense hep bu şekilde ilerliyoruz.
Asla ama asla karakterler için düşündüğünüz oyuncunun karizmasına, çekiciliğine ve popülerliğine güvenerek karakterleri özensizce kurmayın. Öyle bir karakter yazın ki, o karakteri hakkıyla canlandıran herkes yıldız gibi parlasın, adı ilk defa duyulan bir oyuncuyu adından söz ettiren ve giderek yıldızlaşan bir oyuncuya çevirsin. Öyle bir karakter yazın ki, oyuncunun mevcut karizma ve çekiciliğinden yararlanmak zorunda kalmasın, hiç olmadığı kadar onu çekici göstersin ve karizmasını ikiye katlasın.
Bunlara zaten sahip olan birine bu derece iyi kurulmuş bir karakter verdiğinizi düşünsenize.
Eğer siz ilk 3 kuralı karşılayacak şekilde karakterinizi yaratırsanız zaten bu 4.kuralı da karşılamış olacaksınız.
5- Karakter Siz Olmamalı
Bir karakter yarattığınızda şuna özellikle dikkat etmelisiniz. Karakter Siz misiniz?
Doğrusunu söylemek gerekirse ben her insanın içinde en az bir kaç tane kişi olduğuna inanıyorum. Benim mesela içimde en az 6 farklı kadın var. Her birinin derdi, kaygıları, mutluluğu başka. Beslendiği şeyler birbirinden bambaşka şeyler olan 6 farklı kadını birden içimde yaşatmaya ve her birini ayrı ayrı mutlu etmeye çalışıyorum. Ama sonuçta her biri benim öz benliğime bağlı. Bu ciddi bir çoklu kişilik bozukluğu boyutunda psikolojik bir hastalık evresine geçmedikçe, içimdeki öz benliğin kontrolü altındalar. Dolayısıyla her ne kadar farklı karakterlerde olurlarsa olsunlar onlar Ben'ler. Bana aitler. Benden çok farklı konuşmuyor, benden çok farklı kararlar almıyorlar. Her ne kadar çoğu zaman kafamızın karışmasına sebep olan bu iç kişiliklerimiz olsa da günün sonunda karar mekanizması biziz ve hayata kaşı olan tutumumuz, tavrımız, algımız ve iletişim biçimimiz tek kanaldan dışa yayılıyor. Pek çok yazar, içindeki bu karakterlere güvenerek, kendinden karakter yaratmak istiyor. Ancak bunu en fazla bir karakter için deneyebilir ve başarılı olursunuz. Sonrasındaki tüm denemeler boşa olacaktır. Çünkü bu şekilde asla özgün karakterler yaratamazsınız. İkinci karakteriniz de emin olun bir noktadan sonra siz gibi konuşacak, üçüncü karakteriniz de aynı şekilde emin olun ki siz gibi karar verecek. İşte bu yüzden bir karakter yarattığınızda özellikle kendinizi sorgulayın. Karakter Siz misiniz?
"Tavrın kaderini belirler"
Benim bundan 7 yıl önce yazdığım bir söz. 4 yıl önce de elimin üzerine yazdırdım. Bu düşünceye yürekten inanıyorum.
Şimdi yarattığımız hikayenin, yarattığımız karakterlerin kaderi olduğunu hayal edelim.
Bu kaderi belirleyen şeyler de o karakterlerin kaderlerini yani hikayeyi oluşturan tavırları eğil mi? Olaylar karşısında aldıkları aksiyonlar ve gösterdikleri reaksiyonlar.
Bu tavırları ve reaksiyonları zaten siz yazarken hemen kuruyorsunuz kafanızda ama seyirci için asıl önmeli olan şey bu tavrın ve reaksiyonun nedeni.
Neden öyle davrandı? Neden öyle karşılık verdi? Neden orda öyle baktı? Neden orda konuşması gerekirken sessiz kalmayı tercih etti? Neden gelmedi? Neden? Neden? Neden?
İşte bunların hepsinin altının dolu olması için, karakterin tüm psikolojik özelliklerini, düşünme, karar verme, konuşma şeklini, hayata karşı olan tutumunu algısını ve iletişimini, tutarlı ve gerçekçi tasarlamak zorundasınız.
Bunu yapabilmeniz için de her alanda gelişmelisiniz.
Beden dili
Karakter analizi
Kişilik yansımaları
Psikoloji
Sosyoloji
Davranış Bilimi
İletişim Teknikleri
Yerel ve Evrensel Gelenekler
Yerel ve Evrensel Toplumsal Değerler
Hakkında bilgi sahibi olmalı, araştırmalı ve sürekli kafanızda canlanan karakter bazında bu bilgilerin derinine inmelisiniz. Karakteri çözümlerken bu alanlarda derinleştikçe daha spesifik ve daha kişisel çözümlemelerde bulunacaksınız. Bu sebeple size işinize yarayacağını düşündüğüm bir seri kaynak veriyorum. Bazıları kitap, bazıları makale, bazıları blog ve bazıları videolardan oluşuyor.
Hepimize bol şans!
Kaynaklar;
Comments